Daha 3 haftalıktı. Minicikti. Tüyleri kahverengi, gözleri lacivertti ve biri kalk gidelim, diğeri otur oturduğun yerde dercesine ayrı yerlere bakıyordu. Bakışları büyüdükçe düzeldi ve bu sefer de gören çoğu kişinin "insan gibi" dediği bakışlara döndü. Aklarının oldukça belirgin oluşunun bundaki etkisini sonradan keşfettik. Gerçekten de çok anlamlı bakışları vardı kuzunun. Zamanla ne kadar akıllı ve zeki olduğunu da gördük. Tuvalet eğitimini hemen halletti ve ortalığı hiç annemin sandığı gibi kirletmedi. Tuvalet ihtiyacı olduğunda eğer dışarı çıkarılamıyorsa balkon kapısına gider, patisiyle cama vurur, işini balkona çıkıp hallederdi. Hiç ihmal etmemeye çalışırdık ama bir gün kabına su koymayı unutuvermişiz. Hiç unutmam, boş su kabını her zaman durduğu yerden alıp burnumuzun dibine getirip bırakmıştı. Mesajını vermenin yolunu mutlaka bulurdu kuzu. Arabanın sesini tanır, ta 9. kattan duyar ve ev ahalisinden birinin geldiğini anlayıp heyecanlanırdı. Hele Aydan'ın gelişini her nasılsa hep hissederdi.
Yaşlandıkça durgunlaşmaya başladı ama yine ara sıra "delirir" (evin içinde bir oraya bir buraya durmadan koşturmasına öyle derdik) oyun oynamak için bulduğu bir çorabı veya oyuncağını Aydan'ın önüne getirip her an tekrar kapmaya hazır şekilde bırakırdı. Hele tutup çekiştirmeye bayılırdı. Böyle hareketli günleri giderek azaldı, güzel gözlerine perde indi, katarakt oldu. Derken bir gün öksürmeye başladı. Hemen veterinere götürdük. Veteriner yaşlılıktan dolayı kalbinin büyüdüğünü ve ciğerlerine baskı yaptığını söyledi. Moli'nin nefesi de sıklaşmış ve biraz zorlaşmıştı. Çok heyecanlandığında bayılıp olduğu yere devriliveriyordu. Bir süre sonra sıvı dolan karnı da şişti. Onu bu halde görmek içimizi parçalıyor ama elimizden duadan başka bir şey gelmiyordu. Veteriner her an her şeyin olabileceğini söyleyerek hazırlıklı olmamızı istiyordu.
Bize pek çok şey öğretti Moli. En başta hayvan sevgisini öğretti. Koşulsuz sevgiyi öğretti, vicdanı öğretti, yoldaşlığı öğretti. Ona o kadar çok şey borçluyuz ve o kadar özlüyoruz ki..
Olduğun yerde mutlusundur inşallah kuzum. Umarım bolca et, tavuk, ayıklanmış çiğdem, meyveli yoğurt, dondurma, börek, mandalin, çikolata yiyorsundur. Umarım kırlarda bahçelerde özgürce koşuyor, çok sevdiğin gibi arabanın camından başını çıkarıp rüzgarı hissediyorsundur. Umarım dilediğince geziyor, ayaklar dibinde ezilme tehlikesine rağmen inatla yaptığın gibi çörekleniyor, veterinerin kapısının önünden bile geçmiyorsundur. Umarım istediğin zaman oyuncağı çekiştirmece ve kaçırıp vermemece oynuyorsundur.
Yanımızda olduğunu ummuyorum. Çünkü biliyorum. Her zaman da olacaksın. Seni çok seviyoruz. Rahat uyu..