18 Kasım 2007 Pazar

Feysbuk diyoruz aramızda

Epeyce bir süre direndim mail kutuma düşen davetiye maillerine. Soranlara "hayır, girmedim, halihazırda çok vaktimi alıyor her şey, zaman yetiştiremiyorum" dedim. Yeni bir sanal buluşma alanı olarak gördüğüm için dahil olmaya pek de hevesli değildim. Görüşüp konuştuğum arkadaşlarımın bana yettiğini düşünüyordum. Eh, yeni insanlarla tanışmaya da pek sıcak bakmıyordum. Öyleyse ne işim vardı Feysbuk'ta?

Kimilerinde vardır, bende de mevcut: aşırı popüler olana karşı bir antipati, bir isteksizlik. Daha dün konusu oldu mesela, Bizimkiler dizisini hiç izlemediğimi söyledim. Keza Kurtlar Vadisi'ni. Kurtlar Vadisi neyse de, Bizimkiler'i izlemediğime pek şaşırdı herkes. Çünkü o dönemde seyredecek başka bir şey yokmuş, herkes onu seyrediyormuş. Evet, işte tam da buydu belki sebep. Bir de televizyonu her açışımda aynı adamı aynı halde aynı pencerede görüşüm. İsmi Uğurtan Sayıner imiş, nam-ı diğer Cemil. Özleyenler için dizinin fragmanını koyuyorum aşağı :)



Nerede kalmıştım? Evet, popüler olanın bende yarattığı antipatinin de itelemesiyle epeyce direndim. Sonra bir gün, davet maillerinden birindeki linke tıkladım. Üye oldum boşlukları öylesine doldurarak ve birkaç ay boyunca unuttum gitti. Bir gün yine Feysbuk lafıyla karşılaşmam üzerine, benim orada bir hesabım vardı, bakayım ne oldu diyerek girdim (evet, şifremi unutmamışım) ve 2 aydır görmemi bekleyen bir doğumgünü kutlama mesajım olduğunu gördüm. Mesajı görünce mutlu oldum ve giriş o giriş.

Şimdi (az buçuk tecrübeli olduğumu düşünüyorum Feysbuk'ta) sorsalar.. Tamam, elzem bir oluşum değil derim. Hatta bence gereksiz çok fazla uygulama var. Ama gerek ilkokul, ortaokul çağlarına götürerek zamanda bir nevi yolculuk yaptırması, gerek bazı uygulamalarıyla küçüklü büyüklü mutluluklar yaratabilmesi, gerek de sanal bile olsa tanıdığınız insanları bir mesaj uzaklığına getirmesiyle bence güzel. Yıllardır görmediğiniz insanları tanıma fırsatı sunuyor. Hangi filmleri, hangi müzikleri sever, nelere karşıdır, nelerin yanındadır, hatta fazla meraklılar için çocukları anneye mi benzemiş babaya mı gibi sorulara bile cevap bulunabiliyor :)

Sonuç olarak, Yaşasın Feysbuk! tezahüratları yapmasam da içinde bulunmaktan şikayetçi değilim. Ara sıra arkadaşlarla birer kahve içiyoruz, fena olmuyor :) En azından şartlar karşılıklı, gerçeğini içmeye elverene kadar..

Hiç yorum yok: