
Bu fotoğrafın çekildiği günün üzerinden neredeyse bir yıl geçti. 26 Haziran 2006'ydı, yine sıcak bir İzmir akşamıydı ve Cafe Yerimm'in hayatımızın bu kadar ayrılmaz bir parçası olacağını henüz bilmiyorduk. Belki içten içe tahmin ediyorduk ama bu kadarını beklemiyorduk. Açılışta kameraya böyle heyecan ve gururla gülümseyen sevgili Meryem Hanım (abocimin kahve tarifiyle ilgili yazıda da kendisinden bahsetmiştim) ve eşi Recep Bey (böyle çok resmi oldu aslında, biz kendisini

Recep Abi veya Reco veya Recep Usta, hatta Necet Amca şeklinde çağırmaya alışmışız :) şu bir yılda neler yaşadı bir sorsak herhalde üç hafta boyunca cevabı dinlemek durumunda kalırız. Pek çoğuna birinci elden, daha da çoğuna birinci ağızdan şahidim de oradan biliyorum. Yeri geldi yetiştirilmeye çalışılan siparişin telaşını yaşadık, yeri geldi doğum günlerinde mum üfleyip dilekler tuttuk, yeri geldi elektrik kesintisi yüzünden buzluktaki yiyeceklerin bozulması stresini paylaştık, yeri geldi fincan kapatıp kahve falı dinledik (bunun yeri her gidişimizde geliyor ya neyse :) ve şimdi fark ettim ki bu "yeri geldi"lerin sonu yok çünkü biz şu bir senenin neredeyse her haftası Cafe Yerimm'deydik ve çok şey paylaştık. Sahiden de bizim "yerimm"iz olmuştu orası. Her anımızın gayet keyifli geçmesinin altında yatan sebep orada

hep aynı sıcaklığı buluşumuz mu acaba? Sevdiğimiz insanlarla bir arada oluşumuz mu? Muhtemelen en büyük sebep bunlar ama yemeklerin de gayet leziz olduğunu söylemeden geçemeyeceğim :) Bildiğim kadarıyla müdavimlerinin sayısı da hızla artmakta. Hayatta ne yaşıyorsak bir sebebi olduğuna inanırım, inancıma göre hiçbir şey tesadüf değil ve bunun küçüklü büyüklü pek çok örneğine tanık oldum. İlk anda bizi üzen, hatta yıkan olaylar, haberler, zamanla "iyi ki öyle olmuş" dedirtebilecek olmadık noktalara sürükleyebiliyor bizi. Belki hiç olmamasını tercih edeceğimiz, olumlu sonuçlarına rağmen yaşamamış olmayı dilediğimiz deneyimler var. Ama onları yaşamamış olsak kim bilir neler çıkaracaktı hayat karşımıza, bilmek mümkün değil. Bir baktım ki cümleler birbirine eklenivermiş. Teyzemin kemoterapi sürecini,

o dönemde cafeyi eksiksizce, tüm düzeniyle hizmet verir halde başarılı bir şekilde idare edişini, Recep Abi'nin, kuzenlerim Duygu ve Alanay'ın hem bir arada kalıp hem yaşamaya bir şekilde devam edişlerini düşünürken kaptırıp gitmişim. Belki de hayatın karşımıza çıkardığı bu acı tatlı sürprizler yüzünden Cafe Yerimm'in bizde bambaşka bir yeri oldu. İyi ki de oldu, bundan sonra da olacak umarım. Yoksa Naciye Hatun'un kızları ve torunları nerede toplanacak, değil mi ama? :) Bilmeyenler için; Cafe Yerimm, Göztepe Stadı'nın hemen karşısında, Fatih Koleji (yedi senemi geçirdiğim eski okulum olur kendisi, hey gidi) ile aynı sokak üzerinde. Ve bildiğim kadarıyla kapıları sıcak bir çaya, yemeğe veya sohbete aç olan herkese açık :)
Sonradan not: Cafe Yerimm maalesef çeşitli sebeplerle kapandı. Ama güzel anılarıyla gönlümüzdeki yeri baki :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder