28 Haziran 2007 Perşembe

Kök Hücre Nakli

Aslında benim Kore ve kök hücre maceram bir değil bir çok yazıya konu olacak kadar uzun. Kök hücre naklinden haberdar oluşum, internette fellik fellik mail adresi arayışım, bulduğum adreslere umutla yazışım, sonunda Histostem'le temas kuruşum, HLA testi yaptırıp sonuçlarını ve MR'ımı gönderişim, tedaviye uygun bulunuşum, gerekli paranın iki ay gibi kısa bir süre içerisinde el birliğiyle toparlanışı, ailecek Kore'ye uçuşumuz, öncesiyle sonrasıyla ameliyat, Türkiye'ye dönüşümüz ve altı ay sonra, bu kez Aydan'ı Misket ve Moli'yle geride bırakarak ikinci ameliyat için gidişimiz ayrı birer yazı konusu ve yazar mıyım henüz bilmiyorum ama bu kez sadece oldukça fazla merak edilip sorulan ameliyattan bahsedeceğim.

HLA testi sonuçlarına göre bana uyan kordon kanının bankalarında bulunduğunu öğrenmemizden ve ameliyata uygun olduğuma karar verilmesinden sonra geriye New Life Foundation'a bağışlamamızı istedikleri 50,000$'ı denkleştirmek ve uçuş tarihimizi belirlemek kalmıştı. Parayı hala inanmakta güçlük çektiğimiz bir süratle toparladıktan sonra 22 Nisan 2005'te Seul uçağına bindik.

New Life Clinic'te bir süre kalıp Kore hükümetinden gerekli iznin çıkmasını bekledikten sonra 9 Mayıs'ta Hanyang Üniversitesi Hastanesi'ne yattım. Çeşitli testler yapıldı, röntgen ve MR çekildi. Ameliyatı yapacak olan doktor, Prof. Jae Min Kim'i daha tanışır tanışmaz çok sevmiş ve büyük bir güven duymuştuk. Sanırım ameliyata girecek olan kişi ve ailesi için en önemlisi de bu.

10 Mayıs sabahı ameliyata girdim. Ameliyathaneye gittiğimde başımda bone, üzerimde de sadece yeşil bir önlük vardı. Annemlerle ameliyathanenin kapısında ayrıldık. Hastabakıcı beni içeride ameliyatı bekleyen diğer hastaların yanına götürüp bıraktı. Baktım, içlerinde en genç bendim. Hepimiz bonelerimiz ve yeşil önlüklerimizle sedyelerimiz üzerinde yatıyor, neler olacağını bilmemenin yarattığı hafif bir endişe ve heyecanla sessizce etrafımıza bakıyorduk. Çoğu genç olan ve maskeleri ardında hepsi birbirinin aynıymış gibi görünen doktorlar ara sıra yanımızdan geçiyor, bize kısaca bakıyorlardı. Göz göze geldiklerime gülümsediğimi hatırlıyorum. Gülümsediğim belki benim doktorlarımdan biriydi, belki değildi, bilmiyordum. Muhtemelen proseförler gelmeden önce ameliyathaneyi ve hastayı hazırlayan asistanlardı. Sonra gelip beni aldılar ve parlak ışıklarla aydınlanmış ameliyathaneye götürdüler. Sedyenin üzerinden ameliyat masasına geçirdiler. İşaret parmağımın ucuna kıskaç gibi bir şey taktılar, muhtemelen özel bir ismi vardır, bilmiyorum. Sonra içlerinden birinin, "Ona kadar sayar mısın Kanan Kim," dediğini hatırlıyorum. Kore'de kimseye Canan dedirtemedik zaten, hastaneye girişimi yaptırırken ismimi Kore harfleriyle Kanan okunacak şekilde yazmışlar, çıkana kadar Kanan kaldım. Kaça kadar sayabildim, bilmiyorum. Saymaya başlayabildiğimden bile emin değilim :) Aşağıya ameliyatın iki bölüm halindeki görüntülerini ekliyorum.



Görüntüler, 3-4-5 ve 6. omurların çıkarılmasından sonra başlıyor. Açık olan omurilik zarı doğası gereği kapanma eğiliminde olduğu için açık halde sabitleniyor. Omurilikteki beyazımsı alanlar, hasarlı bölgeler. Kırmızı damarlı alanlar ise sağlıklı bölgeler. Beyaz alanlara çeşitli noktalardan toplam 10cc kök hücre enjekte ediliyor. Sonradan konan pişmaniyeye benzer maddeler tamamen doğalmış ve vücutta zamanla yok oluyormuş. Ameliyat sırasında omuriliğin zara yapışmış olan kısımları da ayrılıyor. Doktorum ayrıca omuriliğe baskı yapan bir omuru hafifçe geri çektiğini söyledi. Görüntülerde son olarak omurların yerlerine yerleştirilmiş ve titanyum çivilerle sabitlenmiş olduğu görülüyor. Süslü omurlarım olduğunu söylersem yalan olmaz :)



5 saat süren ameliyattan sonra yoğun bakım ünitesinde kendime geldim. Gözlerimi açtığımı, davul gibi şiş hissettiğimi, sonra annemin yanıma geldiğini hatırlıyorum. Meğer aşağıdaki bekleme alanındaki ekran aracılığıyla ameliyathaneden bilgi alabiliyorlarmış. İlk sütunda hastanın ismi, ikincide cinsiyeti, üçüncüde yaşı, dördüncüde ameliyatın türü, beşinci sütunda ise o sırada hangi aşamada olduğu yazıyor. Kırmızı yazı hastanın ameliyatta olduğu, lacivert yazı ise ameliyata hazırlandığı anlamına geliyor.

Ameliyatın on beşinci gününde hastaneden taburcu oldum. İlk haftası biraz zor geçti, zorluğun sebebi büyük ölçüde mide bulantısı ve istifralardı. Ağrı ve uyuma güçlüğü de oldu ama uyuyabilmeye başladıktan sonra her şey hızla iyiye gitti. İkinci hafta ilkine nazaran oldukça rahat geçti. Hastanenin beşinci katındaki bahçeye sık sık çıktık. Hastanedeki en sevdiğimiz yer olduğunu söyleyebilirim :) Ameliyat bölgesine bu arada düzenli olarak pansuman yapıldı. Önce kan torbası çıktı, sonra dikişlerin yarısı, 11. gün de geri kalanı alındı. 12. gün en mutlu günümdü çünkü saçlarımı yıkamamıza izin verdiler :) 15. gün hastaneden kliniğe döndük ve dönüş tarihini beklemeye koyulduk.

25 Kasım 2005'te yukarıda anlattıklarım tekrarlandı. Doktorum ilk ameliyat sırasında gördüğü beyazımsı alanların küçüldüğünü söyledi ve buna elbette çok sevindik. Şimdi üçüncü ameliyat için Kore'den haber bekliyoruz. Bakalım bundan sonra ne olacak :)

Hiç yorum yok: