28 Kasım 2007 Çarşamba

Dört Duvar


Yine uyandım dört duvar arasına
Yalnızlık karşıladı beni
Hüzün şarkılarıyla

Kapattım kulaklarımı
Dönüp sordum
İçimdeki çocuğa
Bugün uçayım mı?
Gülümsedi usulca

Dört duvarı
Korkuları
Acıları
Yılgınlıkları
Ardımda bırakıp
Yükseldim
Uçsuz bucaksıza

Güneşin sıcaklığını
Yüzümde hissettim
Rüzgarı saçlarımda
Deniz kokusunu çektim içime
Doyasıya

Hayallerle sarmaş dolaş
Daha da yükseldim
Kahkahalarım çınlattı sonsuzluğu
Dans ettim bulutlarla

Sonra bir tüy oldum
Süzüldüm... süzüldüm
Dört duvar arasına
Gözyaşı gölüne kondum
Yavaşça

Korkular ve acılar
Kan kokusu almış köpekbalıkları gibi
Sardı etrafımı

Yitip gidecekken
İçimdeki çocuk aldı beni
Şefkatle tuttu
Zarar vermekten korkarcasına
Yastığının altına koydu
Uyudu

Bir şiir oldum
Aktım kelimelerce kulaklarına

Sonra bir rüya oldum
Uyanmamacasına.


24 Ağustos 2001

21 Kasım 2007 Çarşamba

18 Kasım 2007 Pazar

Gökkuşağı

Neden bilmem, gördüğümde beni hep mutlu eder. Benim gibi olanlar vardır belki diye düşünerek paylaşmak istedim :) Bugün.. İzmir...



Feysbuk diyoruz aramızda

Epeyce bir süre direndim mail kutuma düşen davetiye maillerine. Soranlara "hayır, girmedim, halihazırda çok vaktimi alıyor her şey, zaman yetiştiremiyorum" dedim. Yeni bir sanal buluşma alanı olarak gördüğüm için dahil olmaya pek de hevesli değildim. Görüşüp konuştuğum arkadaşlarımın bana yettiğini düşünüyordum. Eh, yeni insanlarla tanışmaya da pek sıcak bakmıyordum. Öyleyse ne işim vardı Feysbuk'ta?

Kimilerinde vardır, bende de mevcut: aşırı popüler olana karşı bir antipati, bir isteksizlik. Daha dün konusu oldu mesela, Bizimkiler dizisini hiç izlemediğimi söyledim. Keza Kurtlar Vadisi'ni. Kurtlar Vadisi neyse de, Bizimkiler'i izlemediğime pek şaşırdı herkes. Çünkü o dönemde seyredecek başka bir şey yokmuş, herkes onu seyrediyormuş. Evet, işte tam da buydu belki sebep. Bir de televizyonu her açışımda aynı adamı aynı halde aynı pencerede görüşüm. İsmi Uğurtan Sayıner imiş, nam-ı diğer Cemil. Özleyenler için dizinin fragmanını koyuyorum aşağı :)



Nerede kalmıştım? Evet, popüler olanın bende yarattığı antipatinin de itelemesiyle epeyce direndim. Sonra bir gün, davet maillerinden birindeki linke tıkladım. Üye oldum boşlukları öylesine doldurarak ve birkaç ay boyunca unuttum gitti. Bir gün yine Feysbuk lafıyla karşılaşmam üzerine, benim orada bir hesabım vardı, bakayım ne oldu diyerek girdim (evet, şifremi unutmamışım) ve 2 aydır görmemi bekleyen bir doğumgünü kutlama mesajım olduğunu gördüm. Mesajı görünce mutlu oldum ve giriş o giriş.

Şimdi (az buçuk tecrübeli olduğumu düşünüyorum Feysbuk'ta) sorsalar.. Tamam, elzem bir oluşum değil derim. Hatta bence gereksiz çok fazla uygulama var. Ama gerek ilkokul, ortaokul çağlarına götürerek zamanda bir nevi yolculuk yaptırması, gerek bazı uygulamalarıyla küçüklü büyüklü mutluluklar yaratabilmesi, gerek de sanal bile olsa tanıdığınız insanları bir mesaj uzaklığına getirmesiyle bence güzel. Yıllardır görmediğiniz insanları tanıma fırsatı sunuyor. Hangi filmleri, hangi müzikleri sever, nelere karşıdır, nelerin yanındadır, hatta fazla meraklılar için çocukları anneye mi benzemiş babaya mı gibi sorulara bile cevap bulunabiliyor :)

Sonuç olarak, Yaşasın Feysbuk! tezahüratları yapmasam da içinde bulunmaktan şikayetçi değilim. Ara sıra arkadaşlarla birer kahve içiyoruz, fena olmuyor :) En azından şartlar karşılıklı, gerçeğini içmeye elverene kadar..

17 Kasım 2007 Cumartesi

2008

2007'nin bitmesine az kaldı.. Yılın bu zamanları heyecanla karışık bir hüzün olur bende. Dile kolay, koca bir yıl daha bitti, bir yaş daha büyüdük, hayat yolunda bir sene daha ilerledik. Zaman, nasıl olduğuna akıl erdiremediğim bir hızla akıyor.

Şöyle bir dönüp baktım da bu yıla.. 2007'yi çok sevdiğime karar verdim, bu yüzden bu sene hüznüm daha yoğun. Sevdiklerim yanımdaydı, fiziksel olarak yanımda olamayanlar da kalben yanımdaydı, biliyorum. İşimde sorunsuz bir sene geçirdim, iki haftalık bir üşütme süreci hariç sağlık sorunu yaşamadım. Fenerbahçe 100. yılında pek çok branşta şampiyon oldu :) Yılın son aylarında Avrupa'da da bizi gururlandırdı. İsteyip de kavuşamadığım neredeyse hiçbir şey olmadı. Kısaca 2007 mutlu, huzurlu, şanslı, güzel bir yıldı.

2008 nasıl olacak meçhul, ama en az 2007 kadar güzel olacağına inanıyorum. Yeni yıl için kararlar vermek çok yaygındır. 1 Ocak 2005'te sigarayı bırakışım da bu şekilde olmuştu. 2008 için de bir takım kararlarım var. Mesela bu sene zamanımı daha iyi değerlendirmek istiyorum. Bence sahip olduklarımız içinde en değerlisi zaman. Bir başka kararım, Türkiye'de daha önce görmediğim en az 3 yere gitmek. O kadar az yerini gördüm ki.. ülkemin güzelliğine hakaret sayılır. Sevdiklerimle daha çok vakit geçirmek için gerekirse şartları zorlamak bir başka kararım. Bunun yanı sıra endişeleri azaltıp cesareti arttırmak da var, yapabilirsem :) Kararlarım yanında temennilerim de var elbet. Tıpta bizi sevindirecek gelişmeler, sağlığımda iyileşmeler, sevdiklerimin iyiliği ve mutluluğu, Misket ve Moli'nin sağlıklı bir şekilde bizimle olmaya devam etmesi, işimde başarı gibi son derece kişisel istekler. Eh, bu yazı zaten sadece benimle ilgili :)

Bakalım 2008 biterken neler yazacağım..