7 Ekim 2009 Çarşamba

Rumeli'den Anadolu'ya Bir Göçmen Kızı


Başlığın "Bizden" kısmına dair güzel bir haberim var. Annemin, anneannemle dedemin gerçek yaşam öyküleri üzerine kurguladığı el emeği, göz nuru romanı Rumeli'den Anadolu'ya Bir Göçmen Kızı, geçenlerde Altın Kitaplar Yayınevi'nden çıktı :)

Bu gelişme bütün aileyi bir anda mutluluk ve heyecana boğdu elbette. Annem Nurişah Kim'in (sevgili yazarın adını ayrıca anmamak olmaz :) senelerdir üzerinde çalıştığı eserini nihayet basılmış halde görebilmiştik. Sırf o an için bile değerdi sanırım.

Hemen okumaya giriştim ve bir buçuk günde bitiverdi. Kahramanlarına olan kişisel bağlarımı bir kenara bırakarak objektif bir yorum yapmam istense insanı içine çeken, aşkın gücüne inancı pekiştiren, akıcı, naif bir roman olduğunu söyleyebilirim. İnsanı bugünden alıp yıllar öncesine, içinde bulunduğu odadan alıp kah bir çeşme başına, kah bir köy odasına götürüyor.

Elbette benim için bambaşka anlamları da var. Annemin el emeği olmasının yanında anneannem ve dedemin kulaktan dolma, yarım yamalak bildiğim hikayelerini böyle ayrıntılı ve hemen yanı başlarında tanıklık edercesine okumak tarifi pek mümkün olmayan, bambaşka bir his. Ara sıra, laf arasında duyduğum isimler, bir anda kocaman bir öykünün, irili ufaklı rollere sahip kahramanları haline geliverdi. Sanki daha önce sadece tek tük, ayrı ayrı duran parçalarını gördüğüm bin parçalık bir yapbozun tamamlanmış hali bir anda gözümün önüne seriliverdi. Bütün bunların üzerine, bire bir tanık olduğum o an da eklenince ayrı bir duygulandım.

Aileden olmayıp okuyanlar belki benim hislerimi yaşamayacaklar... ama keyif alacaklarından eminim :)

Nerede kalmıştık?

Son yazımdan bu yana o kadar çok şey değişti ki. Özel hayat olsun, genel hayat olsun, aile olsun... belki de değişimlerin ve geçiş dönemlerinin yılı 2009. Ve hala bitmedi. Bakalım daha neler bekliyor bizi.

Kiraz'ımız 5 Nisan 2009'da evimizi terk edip meçhule gitti. Günlerce aradık, her yere ilanlar verdik ama sanki yer yarıldı içine girdi. Ve hala nerede, nasıl olduğunu bilmiyoruz. İyi olduğunu dilemekten başka bir şey gelmiyor elden. Yazılara ara vermemin baş nedeni de buydu sanırım. Her gelişimde onun o güzel yüzünü görmek, hoş geldin deyişimizdeki mutluluğu hatırlamak ne şevk bırakıyordu ne istek. Zaman ilaç olabiliyor ama asla unutturamıyor.

Artık yara kabuk bağlamış besbelli.. ki dökülüyor cümleler tutuk da olsa.

Kaldığımız yerden devam..

11 Mart 2009 Çarşamba

Kiraz


Son günlerde dilimden düşmeyen kelimelerden biri: Kiraz. Bizim Kiraz kızımız. Oğlanların pabucunu neredeyse dama atan pamuk kızımız :) Yok yok, hepsinin yeri apayrı. Kiraz'ımız ailemizin en son üyesi olduğu için bugünlerde dikkatler biraz daha onun üzerinde, hepsi bu. Yeni evin 3 uğurundan biri.

Hoş geldin, Kiraz. İyi ki geldin.